KURBAĞA İLE ÖKÜZ

Küçük bir kurbağa, “Oh, babacığım” diye yanı başında oturan
bir diğerine seslendi. Beraberce, bir su birikintisinin kıyısında idiler.
“O kadar korkunç bir canavar gördüm ki!” diye sözlerine devam
etti. “Başındaki boynuzlar ile bir dağ kadar büyüktü; kocaman bir
kuyruğu vardı ve tırnakları ikiye ayrıktı.”


“Uzatma, yavrum, uzatma!” diye, Baba Kurbağa onu susturdu. “O, canavar dediğin, sadece, Çiftçi White’in Öküzü’dür… Hem
söylediğin kadar da büyük değil. Olsa olsa, benden biraz daha
iricedir. Fakat mamafih, ben de, onun kadar büyüyebilirim. Bak
da gör…”
Sonra kendisini şişirdi, şişirdi ve sordu:
“Bu kadar büyük mü idi?”
“Oh, ondan çok büyüktü” diye küçüğü cevap verdi.
Büyük Kurbağa, tekrar kendisini şişirmeye başladı. Daha, daha
şiştikten sonra, Küçük Kurbağa’ya, öküzün, burdan da mı büyük
olduğunu sordu.
“Daha büyüktü, baba, çok daha büyüktü” diye yavru haykırdı.

Bunun üzerine Baba Kurbağa bütün gücü ile, son bir nefes
daha aldıktan sonra kendisini şişirdi, şişirdi, şişirdi ve:
“Öküzün, şu halim kadar büyük olabileceğine katiyyen inanmıyorum” dedi; dedi ama demesi ile patlaması da bir oldu.
Lüzumundan fazla kendini beğenme, o kimseyi, felakete
sürükler. (Veya) nefsi gurur, nefsin mahfına sebep olur.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

DMCA.com Protection Status
masal oku